Dijital Medya Uzmanı İhsan Yazarlı ile Mesleki Röportaj
Çok eskiye gitmeye gerek yok. Bundan birkaç yıl önce Sosyal Medya Uzmanlığı adı altında bir meslek yokken günümüzde daha kapsamlı bir meslek olan Dijital Medya Uzmanlığı’nı duyar olduk. Sosyal medya tarafına anlam verebiliyorduk: etkileşimi yüksek paylaşımlar ve sosyal paylaşım platformlarında etkin hedefleme, kampanya vb. işler yapabilen uzmanlara sosyal medya uzmanı diyorduk. Peki ya dijital medya uzmanı ne iş yapar? Sosyal medyayı da içine alacak şekilde daha kapsamlı bir küme (anlam) ifade eden dijital medya uzmanlığı: “Bir firmanın pazarlama stratejisi ile dijital pazarlama stratejisini birleştirebilme yeteneğidir” diyebilir miyiz? Neden dijital medya? Dijital medyacılar nasıl çalışır? Nasıl iş alır? Ne yer-ne içerler:) Bu ve benzeri soruların cevabı için:
Dijital Medya Uzmanı A. İhsan Yazarlı İle Röportaj Yaptık:
Biz dijital medya çalışmalarınızdan az çok biliyoruz fakat İhsan’ı, İhsan’dan dinlemek istesek:
Ali İhsan Yazarlı kimdir ? Ne yapar ? Nelerden hoşlanır?
İhsan, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Ziraat Fakültesi ve Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat MYO mezunu , 26 yaşında hayat enerjisi yüksek, hayatla alakalı planladıklarını ve istediklerini almadan ölmeyeceğine inanan biridir.
Spora aşığım. Elimden geldiğince tüm spor dallarıyla ilgileniyorum. Yapamasam bile, “bunlar ne yapıyor acaba?” düşüncesiyle izliyorum. İş bağımlısı olduğumu da söylerler bazen. Ki Ben pek inanmıyorum. Başarıyı seviyorum ve başarıya giden yolun çalışmaktan geçtiğini bildiğim için mesai saati gibi bir sınırlamam yoktur. İş, insan hayatının her yerinde var sonuçta. Tıpkı aşk gibi… Ama yapmaktan en çok hoşlandığım şey: Yuvarlak masalarda sabahlara kadar dostlarla yapılan sohbetlerdir. Hayata karşı kendimi terapi etme yöntemim.
Kime sorsak, dijital dünya hakkında söyleyecek bir iki sözü muhakkak vardır. Peki İhsan Yazarlı dijital dünyayı nasıl tanımlar?
Aynen! aslında işin en zevkli ve güzel kısmı da bu: herkesin ilgi duyduğu bir şekilde içinde olduğu bir dünya. Annemin bile söyleyecek birçok sözü var dijital dünya için 🙂 Dijital dünyaya Matrix diyebiliriz. Kendi yarattığımız, kendi inşa ettiğimiz bir gerçek. Bu dünyanın içinden hiç çıkmadan mutfak alışverişimizi yapabiliyoruz, yiyecek, içecek sipariş edebiliyoruz. Doktora gitmeden hastalığımız hakkında detaylı bilgi alabiliyoruz. Hatta, çıkan sonuçların ne anlama geldiğini bile herhangi bir uzman görüşü olmadan öğrenebiliyoruz. Aslında gerçekte olan her şeyi kendi yarattığımız bu matrix için de yapabiliyoruz. Asosyal olmadan sosyalleşiyoruz artık. “İnternet asosyallik getirir” algısı yıkıldı tamamen.
En çok kullandığın sosyal ağlar neler ?
Ne yazık ki hepsi. Evet evet! Hepsini kullanıyorum. İtiraf etmeliyim: bazılarını kullanmaktan nefret etsem de işim gereği hepsini gün gün yakından takip ediyorum. Yeni reklam modellerini inceliyor, genel kullanıcı profillerini analiz ediyorum. Farklı olabilecek “nasıl bir aksiyon yapabilirim ve burada insanların dikkatini çekerim sorusuna cevap bulmak işimin tanımı olsa gerek.
Favorilerimi sorarsanız: Facebook, Twitter, Foursquare, İnstagram ve Vine.
Telefon numarasını bilmediğim arkadaşlarıma facebook messenger’in arama özelliğinden ulaşıyorum. İnanılmaz bir servis! Gittiğim semtlerde, şehirlerde tercih yaparken, oranın yabancısı olarak; Foursquare yorumlarına ve puanlarına çok itimat ederim. Sonuçta daha önce orada bulunmuş insanların deneyimlerine ulaşabilmek büyük avantaj değil mi? Instagram ise biraz daha kişisel hobim. Merak ettiğim bir ünlü, filmlerindeki çekim açılarını beğendiğin yönetmen, dünyaya baktığı kadrajını sevdiğim bir fotoğrafçı veya sokak modasının nereye gittiğini görebilirsin mesela. Ya da aşık olduğun kadının, ölümsüzleştirdiği bir anını görmek… farklı deneyimleri bir arada sunan bir mecra instagram. Bir konunun altını çizmekte fayda var: Bu ülkede yaşıyorsanız, ne yazık ki gerçek gündemi Twitter’dan başka bir yerden takip edemezsiniz.
Dijital dünyaya günde kaç saat zaman ayırıyorsun?
Saat-dakika hesabına girmeye gerek yok. Uyumak dışında herkes gün boyu bu dünyanın içinde zaten. Dünyayı kurtarmak üzere uzaylılarla savaşırken facebook’tan sevgilinin sana post ettiği bir kedi videosu gelebilir mesela. Sıkıysa açıp izleme:) Mobil internetin kullanım oranının artması ve akıllı telefonların bu kadar kolay ulaşılabilir hale gelmesiyle, gerçek hayatla dijital hayat bir dakika ayrı kalamayacak şekilde birbirine bağlandı.
Dijital mecraya seni en çok çeken etki/sebep ne oldu? Planlı olarak mı bu işi seçtin, yoksa hayatın bu yönde mi gelişti?
Bizim yaş grubumuz internetin evlere ulaşma zamanında çocuktu. O yüzden planlı bir ilgi oluşmadı. Zaten hep içindeydim. Çocukken chat kanalları kuruyorduk şimdi reklam kampanyaları yönetiyoruz. Firmaların sosyal medya hesaplarını planlıyoruz, dijital kimliklerini oluşturuyoruz. Sonuçta ben hala ilk günkü kadar heyecanlı yaklaşıyorum olaya. Halen ateşim ya da heyecanım geçmedi. Tabi ki sohbet kanalı kurmakla global bir markanın dijital kimliğini yönetmek aynı şey değil ama fikir ve yol aynı: Yaratıcı ol, yenilikleri takip et.
Planlı olarak yaptığım tek şey üniversiteyi bitirdikten sonra kariyerimi bu yönde şekillendirmek oldu. Google reklamcılık sertifikaları, özel eğitim kurumlarının eğitim sertifikaları gibi resmiyette de işimi belgelendirecek belgeler almak için çaba sarf ettim.
Dijital kimliğin sosyal hayatını etkiledi mi ? Mesela, kahve içerken aklına “bu kahveyi nasıl pazarlarım?” sorusu geliyor mu?
Kesinlikle düşünüyorsunuz. Yalnız başınıza kahve içiyorsanız özellikle, bir nevi beyin jimnastiği oluyor. Sonuçta, bir gün ajansın kapısından içeri hangi ismin, dijital medya için görüşmeye kimin geleceğini veya telefonunuz çaldığında iş için kimin aradığını bilmiyorsunuz. Hem ürünle alakalı hem strateji ile alakalı fikirlerin olmalı. Düşünsenize: kahveyi sattırmak için belirleyeceğiniz strateji sizi dünya markası da yapabilir. Daha önce de söylediğim gibi: dijital dünya ile gerçek dünyayı birbirinden farklı düşünürseniz yanılırsınız. Belkide farklı düşünenlerin ucuz bir taklidi olursunuz.
Dijital kanallar ile ilgili gelebileceği en son yer ya da verebileceğin en uç örnek nedir ?
Hayal gücümüz en son nokta ve bu sadece bir kişinin hayal gücü değil Yedi milyar insanın hayal gücü. Hayal edip bu hayalin peşinden koştuktan sonra teknolojinin ve dijital dünyanın sonu yok. Hayal ettiğimiz sürece hep bir adım ileriye gideceğimize inanıyorum. Hayal gücü, hayal hayal hayal… Şimdi aklıma geldi mesela: Belki gelecekte klavyeye ihtiyacın olmayacak. Sesli komutlarla yada elinde ufak bir ekran ve tüm işlemleri düşünce ile yönetebileceksin. Sen düşüneceksin karşındaki ekran düşündüklerini senin yerine bulup karşına getirecek. Adriana Lima’nın en son defilesini düşüneceksin ve o karşına gelecek. Bu dijital medyadan çok teknoloji konusu olsa da bizler bu teknolojiyi yine dijital dünyada kullanacağız değil mi?
İş ilanlarında genellikle “en az 2-3 yıl deneyimli eleman” aranıyor. Dijital kanallarda deneyim nasıl oluşturulur? Senin deneyimlerini de öğrenebilir miyiz ?
Tabi ki deneyim yani tecrübe her zaman önemli. Fakat her gün yeni reklam modelleri, değişen dijital kurallar, her gün hedeflediğin kitlenin değişen ruh hali, istekleri kısacası sürekli tüketen bir sektör. Her dakika her saniye değişiyor. Önemli olan bu değişime ayak uydurabilme deneyimine sahip olmak. Yoksa 3 yıl değil 30 yıldır önüne mecraların koyduğu standart reklam modellerinin dışına çıkmayan standart iş üreten birinin deneyimi aslında bu sektörde önemsiz. En azından “önemsiz olmalı” diye düşünüyorum.
Google bile verdiği sertifikaların geçerlilik süresini maksimum 18 ay olarak belirliyor. 18 ay sonra tekrar o sınavlara girip yeni kurallara göre başarılı olamazsan sertifikanı iptal ediyor. Bazı (ya da birçok) deneyimler, çoğunlukla başarısızlıklar sonucu elde ediliyor. Benim de deneyimlerim var; çok bahsetmek istemediğim;) Fakat bu olumsuz deneyimler adı gibi birer deney niteliğindedir. Başarısızlık unsuru “neden başarısız?” sorusu ile irdelenirse başarı da arkasından geliyor. En azından insan “Nasıl başarısız olurum?” sorusunun cevabını bulabiliyor. Önemli olan problem çözebilme yeteneğidir.
“Herkes başarılı olduğu işi yapsın” derler ya; siz de bu işte başarınıza güveniyor musunuz? Mütevazılığı şimdilik bir kenara koysak ve İhsan Yazarlı’ya “Başarılı mısın?” sorusunu sorsak cevabı ne olurdu?
Ben pek öyle demem. Herkes sevdiği işi yapsın derim. Sevdiği işi yapan herkes elbette başarılı olacaktır. Çaba sarf ettiği sürece karma her zaman kazanır. Başarılı olduğumu düşünüyorum. Bunun sebebi, sevdiğim işi yapıyor olmam. Bu yüzden insanlar benimle çalışıyor. İnsanlar benimle çalıştığına göre fikirlerimi önemsediklerine göre başarısız olduğumu düşünmemi gerektirecek bir olumsuzluk yok sanırım. Bu arada yaptıklarıma iş demek her zaman garip gelir bana. Ben Reklamcılığı ve İnterneti sevdiğim için iş gibi gelmiyor aslında. Hatta bu sebeple ben kendimi tutkularında başarılı ve şanslı bir adam olarak görüyorum.
Peki. Kendine ait bir #hashtag’in olsa ne olurdu???
#bencebirdeşöyledüşünelim en çok kullandığım cümle; beni yansıtan hashtag olur.
Çok keyifli bir röportajdı İhsan bey. HızlıAdam takipçilerinin bu sohbeti beğeneceğinden eminim. Teşekkür ediyorum.
Asıl ben teşekkür ederim. Benim için de çok keyifliydi. Umarım benim gibi bu işi seven ve yaparken keyif alacak insanların bu sektöre girmesine biraz da olsa katkım olur.
Röportaj: Bünyamin Kapıcıoğlu | HızlıAdam
Konuk: Ali İhsan Yazarlı | Dijital Medya Uzmanı
Konu: Dijital Medya Hakkında Söyleşi
Teşekkürler, çok verimli oldu 🙂