En İyi Ticaret Kendini Satmaktır
Bu başlığa olumsuz tepki vermeden önce size kendimi satmama(tanıtmama) izin verin. Evet evet! Parantez içindeki kelime ile aynı anlamı ifade eden bir kavramdan bahsediyoruz. Kendini satmak. Bizler bu davranışı gün içinde defalarca yaparız. Bazen istemeden(bilinçaltı) bazense ihtiyaç duyduğumuz anlarda pazarlama çalışmalarımız başlar. Hatta doğduğunuz andan itibaren satış yeteneğiniz olduğunu biliyor muydunuz? Peki mesleğiniz ne olursa olsun hergün satış yaptığınızı biliyor muydunuz?
Öncelikle satış kelimesinin sözlük anlamına göz atalım.
Satış: Doğru ürünü, doğru yerde, kabul edilebilir bir bedel karşılığında vermektir. (başarılı satış)
Satış: Bir ihtiyacı açığa çıkarıp onu gidermektir.
Bu açıklamayı biraz genişletmenizi istiyorum. Aslında çok genel anlamlar içerdiği kesin. Gelin bunu kendimize uyarlayalım.
Yeni doğan bir bebek nasıl satış yapabilir? Cevap veriyorum: Ağlayarak. Evet! Ağlayarak.
Bebekler ağladıklarında bir ihtiyacı olduğunu bildirir. Acıkmıştır, gazı vardır, ilgi istiyordur vs… Evebeynler ağlayan bebekleri ağlamaya devam ettiği sürece huzurlu olamaz. Dolayısıyla ağlayan bir bebek emziği haketmiş demektir. Ve ya V.I.P anne eli gaz çıkarma hizmetlerinden yararlanacaktır:) İhtiyacı giderilen bebek ağlamaya son verir.
Yukarıdaki paragrafta altı çizili sözcükleri inceleyip “satış” tanımına tekrar göz atın. Bu noktada karşılıklı alışveriş vardır. Masumane bir alışverişten bahsettiğimiz için kimin müşteri konumunda olduğu bakış açısına göre değişiklik gösterir.
Anne, emzik karşılığında sükuneti satın almıştır. (Satıcı bebek)
Bebek, emzik karşılığında sükuneti vermiştir (Satıcı anne)
Peki bu farkındalığı avantaja nasıl çeviririz?
Yeni bir işe gireceksiniz. Bireysel çabanızın karşılığında ücret almak üzere başvurunuzu yaptınız. Sizi işe almak isteyen veya işçiye ihtiyacı olan bir firma var. Firmanın işe alım uzmanıyla görüşmeye davet edildiniz. İşte satış başlıyor.
İşverenin iş ihtiyacını gidermek üzere bir ürüne (size) ihtiyacı var. Bu durumda ürün sizsiniz. Aynı şekilde satıcı da sizsiniz. Neticede yanınızda getirebileceğiniz bir akrabanız sizi tanıtmayacak. Kendinizi tanıtacaksınız (satacaksınız)
Aranılan pozisyon “çağrı merkezi müşteri temsilciliği”
İnsan kaynakları personeli sizi tanımaya yönelik birkaç soru sordu ve kendinizi tanıtmanız bekleniyor. Özelliklerinizi bir düşünün. Örneğin. Çok güzel resim çizebiliyorsunuz. Özellikleriniz bununla sınırlı değil. Aynı zamanda çok hızlı ve uzun soluklu koşabiliyorsunuz. Dahası profesyönel bir fotoğrafçısınız. Hmm bayağı özelliklerimiz var sanırım. Peki bu özellikler çağrı merkezinde müşteri temsilciliğiyle nekadar alakalı?
Evet iyi bir ressam olarak para kazanabilirsiniz. İyi bir ajansta fotoğrafçı olarak da iyi gelir elde edebilirsiniz. Milli koşucu da olabilirsiniz. Fakat şuan çağrı merkezi müşteri temsilciliğinden söz ediyorsak bahsettiğiniz özelliklerin hiçbir faydası olmayacaktır. Satışın olmazsa olmaz iki argümanı özellik ve fayda ilişkisidir. (Özellik-Fayda konusunu ilerleyen blog yazılarımda işleyeceğim.)
Tahmin ettiğiniz gibi bu pozisyon için gerekli özelliklerinizin: diksiyonunuzun iyi olması, hızlı okuma yeteneğine sahip olmanız, sabırlı, sakin olabilmeniz yönünde olduğudur. Bu özelliklerinizin işverene sağlayacağı faydalar: Sağlıklı iletişim kurarak müşteri ile iyi anlaşabilmeniz, şikayetlere karşılık müşteriyi sakinleştirmeniz ve küstürmemeniz, bilemediğiniz bir konuda hızla önünüzdeki klavuzdan yardım alarak profesyönel bir hizmet sunmanızdır. Eğer bu özelliklere sahipseniz altı çizili faydaları sağlayabileceğiniz anlamına gelir ve muhtemelen bu işi almışsınızdır.
Bunu neden anlattım. Kendimizi pazarlamaktan söz ederken doğru yerde, doğru kişiye satış yapmanızı sağlamak istiyorum. Birçok özelliğiniz olabilir. Fakat karşınızdakinin ihtiyaçları doğrultusunda sahip olduklarınızdan bahsetmeniz kendinizi iyi satmanız için çok önemlidir.
Kendinizi servise sunarken yanına biraz sos ekleyebilirsiniz
Pozisyona uygun özelliklerimizden bahsettik. Fakat başvuran adayların çoğunda muhtemelen bu özellikler mevcut. Hatta birçoğu bu özelliklere sahip olduğunu bildiği için “Çağrı merkezi müşteri temsilcisi” aranıyor ilanına başvuru yaptı. Bir farkınız olmalı. Kendinizi daha iyi satmalısınız. Zihin pratiği yapabilmeniz adına bir örnek vermek istiyorum. Sonrasında bu örnekleri çoğaltabilirsiniz.
Örnek: “Lisede şiir okuma yarışmasında birinci olmuştum”
Nasıl? Bu bir özellik değil. Anımızdan bahsediyoruz. Fakat şiir yarışmasında birinci olabilmek için iyi bir tonlamaya ihtiyaç olduğunu herkes tahmin edebilir değil mi? İşte bu da işin sosu. Kendini satmaktan bahsederken tam da bunu kastediyordum. Evet yakaladınız!
Kendini satmak/pazarlamak konusunda destekleyici yazılar ekleyeceğim. Bununla birlikte kişisel itibar oluşturma, dijital ortamda itibar ve ya profil konularını da ilerleyen blog yazılarımda kaleme alacağım. Yeni yazılardan haberdar olmak için HızlıAdam’ı takip edin.
Bünyamin Kapıcıoğlu
Bloğunuza abone oldum. Eserlerinizi değerli buluyorum. Ben beğendim. Teşekkürler
Ben de teşekkür ederim. Herzaman beklerim:)
bende bloğuna abone oldum, gerçekten başarılı bir makale ve düşünce tarzın da değişik 🙂
Teşekkür ederim. Öyleyse daha iyi makalelerde daha sık görüşmek üzere:)
Makalenin oldukça güzel yazılmış. Makalenizle bir satış yapmışsınız 😉 Uzmanlığınızı göstermiş karşılığında bu yazıyı okuyanların beğeni taktir ve saygısını kazanmışsınız. Ben de size bir satış yapıp karşılığında yardımınızı alabilmek isterim. Kendi işini kurmaya çalışan ( resim atölyesi) ve bulunduğu yerde çeşitli zorluklarla karşılaşan biri olarak; Sizin gibi pazarlamada yetkin ve geniş bakış açısına sahip birinin fikir ve analizlerine ihtiyacım var. Değerli vaktinizi ayırıp yardımcı olursanız çok memnun olurum… Teşekkürler…
Merhaba,
Güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Size yardımcı olmaya çalışırım. Dilerseniz konuyu burada tartışmaya açabilir; dilerseniz de iletişim sayfasından detayları paylaşabilirsiniz. Yardımcı olabileceğim bir konuysa neden olmasın.
Iyi bloglar
arkadaşlar ikinizde birbirinize iyi satış yapıyorsunuz yani guzel anlaşabilmekte bir satıştır
Bende çok beğendim inşallah devamınıda yazarsınız
Merhaba. blogunuzu beğendim. Teşekkürler. Takip edeceğim. Benim sorunum ben bir zanaatkarim ve yaptığım işi mi yoksa kendimi mi pazarlayamiyorum bilmiyorum. Musterilerime yaptigim isin fiyatini soylerken onlar bile bunu bana bazen soyleyip benim talep ettigimden fazlasini oduyorlar. Bu soruma cevap ararken bloguna geldim. Sorunumun ne olduğunu bilmiyorum. Bu sorunun çözümü ile ilgili yazılarınızı bekleyeceğim. Saygılarımla.
Merhaba Oğuz bey,
Ürününüze olması gerekenden düşük bir fiyat veriyorsanız “inanmıyorsunuz” demektir. Yani, yaptığınız işin doğru ve iyi bir iş olduğuna ya da “en iyisi” olduğuna inansanız fiyatı belirleme konusunda hiç zorluk çekmezsiniz. Kötü ürünü, yarı fiyatına herkes satar. Bir satış danışmanının ürününü iyi fiyata satabilmesi için o ürünün gerçekten iyi bir ürün olduğuna inanması gerekir.
>Yaptığınız işi diğer meslektaşlarınızla karşılaştırın. İyi yapabiliyor musunuz?
>Sadık müşterilerinizi göz önünde bulundurun. İnsanlar tekrar tekrar sizden hizmet almak istiyor mu?
Cevaplarınız evetse ortalama piyasa fiyatlarını veya biraz daha fazlasını talep etmekten çekinmeyin.
Naçizane tavsiyelerim bu yönde.
Tekrar görüşmek üzere
Başlık ve yazinin içerigi biraz uyumsuz geldi bana.
Hayatimizin her evresinde bize ogretildigi gibi sizde burada birilerine çalismayi empoze etmişsiniz. Yazinin yarisini okudum ve mesajinizi aldim. iyi bir işçi olmak için kendimizi nasil satariz. Benim mesajim şu. Simit satın kendi işinizi yapın. Özguven patlamasi yadayacaksiniz. Rizki veren huda kula minnet eylemem.
Ha bu arada bi yazi daha okudum bi yerde. Adam kendisi işçiymiş ama millete ticaret teknigi veren yazilar yaziyor bloglarda. Enteresan.
Bazı işler ekip gerektirir. Herkes tek başına kendi işini yapamayacağı için işçiye de ihtiyaç var. Sermayesi olan, risk almaktan çekinmeyen, fırsatları görebilen kişiler ticaret yapsın ama sermayesi olmayan herkes de simit satsın anlayışı yanlıştır (BENCE)
Bunun dışında kendisi işçi olduğu halde millete ticaret tekniği veren yazar (kim olduğunu bilmiyorum) bu konuda tecrübeli olabilir. Başkasının sermayesini yönetme konusunda tecrübeli olabilir, eskiden bir iki iş batırmış da olabilir. Yani kendisi işçi diye bildiği bir konuda fikir vermesin mi?
Ayrıca ticaret yapmayı “simit satmak” kadar basite indirgemeyin. Evet simit satmak da güzel bir iş ve güzel bir ticaret ama herkesin vizyonu aynı değil.