İnternette Kendinizi Açık Artırmayla Satın
Kendini satmak dediğim zaman çatık kaşlarla ve “ne ayaksın olum sen!” diyen yüz ifadeleri ile karşılaşıyorum. İtiraf etmeliyim: insanların yüzündeki bu şaşkınlığı seviyorum. Çünkü şaşkınlığın arkasında merak var. Nasıl yani? Kendini pazarlamak derken?
Daha öncesinde bu konuyla ilgili birçok içerik yazdım. Sürekli kullandığım bir slogan var: “En iyi ticaret kendini satmaktır”
Önceki yazılarımı okuyan takipçilerimi de sıkmadan “kendini satma-pazarlama” tanımını çok kısa bir şekilde hatırlatayım:
Kişinin kendi yeteneklerini karşı tarafa ıspatlaması ve bu doğrultuda amacına ulaşacak cevabı alması bir satıştır. Nasıl ki iş görüşmelerinde bizle sohbet edermiş gibi gelen sorulara farkındalık dolu cevaplar veriyorsak aynı şekilde mülakatın ürünü olduğumuzu biliyoruz demektir. İşveren’in bir adet personele ihtiyacı var ve tek tek görüşmeye aldığı insanların özelliklerini sorguluyor. Beğendiğini işe alıyor. Bakın “alıyor” kelimesi geçti. Üstelik her ay maaşını vererek aldığı ürünün adeta taksitlerini ödüyor. Satışın takas mantığına dayalı bir sistem olduğunu düşünürsek: siz kendinizi tanıttınız (pazarladınız) ve karşılığında işi aldınız. İşveren de sizi aldı.
Cep telefonu almak istediğinizde aynısını yapmaz mısınız? Birkaç farklı mağazaya gider ve farklı modellerin özelliklerini sorarsınız. Size en çok faydayı sağlayacak telefonu tespit eder satın alırsınız. Buradaki tek fark: Telefonun bir insan tarafından size pazarlanıyor olmasıdır. Sizin yerinize amcanız iş görüşmelerine giremeyeceğine göre tek seçenek kendi kendinizi satmanız kalıyor.
Dijital Medyada (İnternette) Kendinizi Nasıl Pazarlarsınız
Çok güvendiğiniz yetenekleriniz veya projeleriniz olabilir. Bunları geniş bir kitleye duyurabilmenin en etkili yöntemi şüphesiz dijital medyayı aktif kullanmaktan geçiyor. Konu açık artırmadan açılmışken bir soru daha sormak isterim:
İşverenleri karşınıza dizerek “anlatın bakalım hanginiz ne kadar veriyor ve neler vaat ediyor?” diyebilir misiniz? Bence de diyemezsiniz.
Fakat dijital medyadaki siz, işverenleri profilinizin karşısında tek sıra halinde dizebilir. Sahip olduğunuz web sitesine, blog sayfanıza, sosyal medya hesaplarınıza aynı anda 100’lerce ziyaretçi alabiliyorsanız, işverenleri karşınıza dizebiliyorsunuz demektir.
Örnek vermek gerekirse, dermatolog olduğunuzu düşünün. Daha öncesinde müşterileriniz için verdiğiniz dermatoloji / sağlık hizmetlerini internet sayfanızda yayınlayabilirsiniz. Evet. Referans kullanmaktan bahsediyorum. Eğer iddialı bir dermatolog iseniz şüphesiz internet aracılığı ile çeşitli sağlık kuruluşlarından (özel) teklifler alırsınız. Konuyu sağlık ve güzellikten açmışken: lazer epilasyon, botoks, istenmeyen kıl, tüy gibi konularla ilgilenen insanların ilk önce internette araştırma yaptığını da eklemek isterim. Bu örnek üzerinden düşünecek olursak, sosyal medyada paylaştığınız bilgilendirme ve tavsiyeler de sizin için birer olumlu itibar aracıdır. Mesela: Diode lazer, alexandrite lazer, yag lazerler hakkında bilinmesi gerekenler, nedir? nasıl? vb sorulara toplumsal bilinçlendirme adına paylaştığınız bilgiler, alanınızda otorite olduğunuz imajını verecektir.
Örnekleri git gide koyulaştırıyorum.
Bu ay 5 farklı iş görüşmesine gittiniz ve mülakatlar sıcak geçti. “Biz size haber veririz” cevaplarını aldınız ve oradan ayrıldınız. Artık bekleme aşamasındasınız. Bilirsiniz işte mülakat aşamasında direk “tamam, yarın gel başla” demezler. Bunun nedeni CV’nizde yazdığınız referans kişileri aramak isteyişleri ve verdiğiniz bilgilerin doğruluğunu test etmek isteyişleridir.
3 adet referansınızı arayıp hakkınızda güzel şeyler dinleyen insan kaynakları personeli bu kadarıyla tatmin olmayacaktır. Bu referansların paralı asker olmadığı ne malum? Çok eskiden buna bir çözüm yoktu. Artık internet var ve çözüm google kadar yakınlarında.
Günümüzde her iş görüşmesinden sonra (belki de öncesinde) internette isim soyisim bilgilerinizle araştırıldığınızı biliyor muydunuz? Heh, şimdi gelelim İnternet gibi dev bir kütüphanede nasıl eserler bıraktığınıza:
- Eğer sizi ve sizin yaptıklarınızı ifade edebilen güzel bir web sayfasına sahipseniz, açık artırma başlamış demektir.
- Sosyal platformlarda ilgili olduğunuz alanları ve yeteneklerinizi sergileyebilmişseniz açık artırma başlamış demektir.
- Bilinen büyük çaplı uzman sitelerde, ilgili olduğunuz alanda uzman yorumlar paylaştıysanız açık artırma başlamış demektir.
- Birileri sizi veya yeteneklerinizi konuşuyorsa, hakkınızda olumlu dedikodular dönüyorsa açık artırma başlamış demektir.
Anlayacağınız: İnternet üzerinde olumlu bir itibara sahipseniz elinizde mükemmel bir referans var demektir. Öyleyse girdiğiniz görüşmelerden size gelecek ücret ve diğer hak tekliflerini değerlendirmeye alabilirsiniz. Sizi beğenenlerle değil, sizin beğendiğiniz firmalarla çalışma lüksünüz var demektir. Yine de hatırlatmak isterim. Garantisi yok! İş görüşmenizin mülakat aşamasında neler yaptığınız da önemli bir detay. Hatta en önemli detay diyebilirim.
İş görüşmesi mülakat teknikleri hakkındaki paylaşımlarım size bu konuda yardımcı olabilir.
Bu konuyu freelance işler için de düşünebilirsiniz. Örneğin, SEO uzmanı olarak x bir firmada çalışıyorsunuz. Firmadan aldığınız ücret dışında ek gelire ihtiyacınız var. Ya da hiçbir firmada çalışmıyor, sadece homeoffice’inizde birilerinin size pasladığı işleri yapıyorsunuz. Grafikerlik, yazılım geliştiriciliği, yazarlık, çevirmenlik gibi işler yapıyor olabilirsiniz. Birilerinin size iş göndermesini beklemek yerine, dijital dünyada itibar edinmeyi seçmek çok daha kazançlı bir sistem olacaktır. Üstelik yaptığınız işin fiyatını siz belirlersiniz. Birileri size ulaşmak için arama motorlarını kullanmış ve yaptığınız işleri görmüş olmalı ki size ulaşmayı denemiş. Bu durumda açık artırma başlamış demektir. Zamanınızı en çok kazandıracak işlere (kişi veya kurumlara) harcayabilirsiniz.
Açık Artırmaya Girmeden İlk Teklife “Evet” Demenin Gerektiği Durumlar:
- Yıllar önce arkadaşlık sitelerinden birine şevhetli bir yorum yapmış ve google’da isminizin aratılmasıyla bu yorum ilk sayfanın en üst sırasında çıkıyorsa; şansınızı hiç zorlamayın ve ilk teklifi kabul edin. İkincisi gelmeyebilir.
- Adınıza yapılmış olumsuz mu olumsuz bir eleştiri, adınızın aratılmasıyla birlikte ilk sırada kabak gibi görünüyorsa şansınızı fazla zorlamamakta fayda var
- Ergenlik dönemlerinizde üye olduğunuz aşk kokulu bir sitede profil bilgileriniz ilk sırada çıkacaksa; siz iyisi mi teklif gelsin diye dua edin
- Çaylak dönemlerinizde yayınladığınız amatör içerikler, amatör projeler, amatör çalışmalar, google ilk sonuç sayfasında karşınıza çıkıyorsa ilk teklife kendinizi satın gitsin.
Yukarıdaki istenmeyen durumlar en güvenilir referansınız olan internetin hakkınızda güven vermeyen cümleler kurduğunu işaret eder. Bunlardan kurtulmanın bazı yöntemlerini açıklıyorum.
Dijital Medyada İtibar Kurtarma Çalışması:
Eski paylaşım bilgilerinizden kurtulmak istiyorsunuz fakat ne üye olduğunuz sitenin parolasını ne de nasıl kaldırabileceğinizi bilmiyorsunuz. Belki de size ait olmayan bir web sitesinin sahibine 20 tane mail attınız ama adam hiç oralı bile değil. Cevap alamıyorsunuz. Öyleyse bu içerikleri google’ın arka sayfalarına itmeniz gerekiyor. Bunu sağlayabileceğiniz birkaç yöntemden bahsedeyim. İçlerinde daha önce bahsettiğim yöntemler de var.
- www.isimsoyisim.com alan adını satın alın. Aldığınız domaini ücretli ya da ücretsiz bir host’a bağlayın. Kendinizle ilgili abartılı olmayan birkaç içerik girin ve yayınlayın. (bunu yapmadan seo tekniklerini çok kısa araştırmanız yeterli ve faydalı olacaktır)
- www.isimsoyisim.com.tr uzantısı da prestij için etkili olabilir. Çünkü Türkiye’de .tr uzantısı tek bir adresten ve gerekli evraklar sunularak temin edilebilir.
- Kendinize blogger, wordpress gibi üccretsiz blog sağlayıcılardan birinde blog sayfası edinin. Dilerseniz ücretli blog sahibi de olabilirsiniz. Bu daha etkili olabileceği gibi eğer güncel tutmayacaksanız gerek yoktur. Ücretsizi de kafi. Aldığınız bloğun url adresi mesleğinizi, yeteneklerinizden birini veya direk kimlik bilgilerinizi ifade edecek şekilde seçilmeli. Aynı şekilde gireceğiniz birkaç adet içerik ile google’da yer edinebilirsiniz. İçeriklerinize isim soyisim bilgilerinizi eklemeyi unutmayın. Onu da ben söylemeyeyim 🙂
- Uzmanlık alanınıza hitap eden ve internette otorite olmuş sitelerde yorum paneli bulursanız hemen isim soyisim bilgilerinizi girerek yorum yapın. Bu şekilde ilgi alanlarınızı sergilemiş ve google’da üst sırayı garantilemiş olursunuz. (site otoritesi bunu sizin yerinize yapar)
- Güncel sosyal medya hesaplarınızın uzantılarını kontrol edin. Gerekiyorsa revize edin. Örneğin: facebook profilinize tıkladığınız zaman url çubuğunda: http://facebook.com/12399847000A-ref gibi otomatik yerleşen bir kod görüyorsanız profil ayarlarınıza girerek düzeltebilirsiniz. http://facebook.com/isim.soyisim şeklinde olması doğru bir seçim olacaktır. Diğer sosyal medya hesaplarınız için de aynısını yapabilirsiniz. Twitter, LinkedIn, Googleplus vs.
- Bir diğer yöntem ise: HızlıAdam’ın size sağladığı ücretsiz imkanı değerlendirmektir. HızlıAdam üzerinden dijital medya itibarımı nasıl güçlendiririm?
Olumlu ya da olumsuz olasılıkları değerlendirdikten sonra açık artırmayı başlatabilirsiniz. Dilerim ki: sırf sizi beğenen firmalarla değil; sizin beğendiğiniz firmalarla çalışırsınız.
hizliadam.com adındaki bloğumu bir çok iş görüşmesinde referans olarak kullandığımı ve mülakatlara olumlu etki ettiğini söylemeliyim. Bunun dışında HızlıAdam aracılığı ile zaman zaman iş teklifleri aldığımı da itiraf ediyorum. Bu teklifler genellikle, yazarlık, seo çalışmaları, ürün tanıtımı gibi alanlarda oluyor. Bazı teklifleri zaman olmadığı için bazılarını da beğenmediğim için red ediyorum. Değerlendirdiklerim ise açık artırmanın kulağa hoş gelen teklifleri oluyor. Siz de kendinize böyle bir pazar edinebilirsiniz.
Eklemek istediğiniz birşey yoksa açık artırmayı kapatıyorum. Belki de bu yazı ile kendimi size satıyorum, satıyorum, saaaattım 🙂
Bünyamin Kapıcıoğlu | HizliAdam.com (Rekabet Hız İster)
Bu aralar gözlerimin aradığı bir yazı olmuş, teşekkür ederim hocam. Bu isimsoyisim.com şeklinde bir blogun olduğu zaman da çok fazla dikkat etmek gerekiyor.
Ben değişik periyotlarla kendi sitemde geriye dönük tarama yapıp birçok yazımı yayından kaldırmak zorunda kalıyorum. Her içeriği paylaşmak sıkıntı olabiliyor.
Rica ederim Mustafa. Yorum için ben teşekkür ederim. Geriye dönük temizlik çalışmalarını ben de yapıyorum bazen.
Lise çağımda açtığım cafeturka.blogcu.com uzantılı bloğumu kapattırabilmek için blogcu.com ekibine ne mailler attım. Kapat kardeşim kapat. Şablonu komple siliyorum sayfa boş görünsün diye ama yok. Otomatik şablon atıyorlar. Eskiden blogcu iyi bir servisti. Şimdiyse sizin bloğunuza kendi reklamlarını koyan saçma sapan bir servis. Cafeturkada okadar yayınım var ki tek tek silmeye üşhendim. Şiirler var. Lisedeyken yazdığım:) Öylece bıraktım. Kıyamadım silmeye. Ne de olsa hizliadam.com yeterince refere ediyor beni 🙂
Blogcu’yu hiç denemedim daha önce. azbuzla başladım. Sanıyorum o zamanlar takma isim kullanıyordum, o yüzden pek bir sıkıntı yaşamadım (:
Bu yazıdan sonra ben de ismimi google’ladım. Kendi blogum ikinci sayfada çıkıyor. İlk sayfada google+ hesabım var. Onun dışında çok yaygın bir isme sahip oluşumdan olsa gerek haber siteleri, doçent falan çıkıyor.
Sağlam bir çalışma gerek aslında bana da (:
Evet üstadım ben de sizi o konuda uyaracaktım. Sitenizin tam adını bile yazsam 2. sayfada çıkıyor. Bukadar kaliteli ve özgün içerik üreten bir bloğun ikinci sayfada çıkması “Teknik hata” dan başka birşey olamaz. Biryerlerde eksik var. Çok küçük bir detay olabilir. O detayı bulup düzeltelim. SEO konusunda destek olabilirim.
Memnun olurum Bünyamin Hocam 🙂
Yazından sonra ismim ile bir arama yaptım Google’da. Şükür 10 sayfada kötü birşey çıkmıyor 🙂
Ben de bakıcam şimdi hepinize:) Merak ettim. Benim taa 2005 yılında yazdığım ergenus yazılar bile ilk sayfaya gelebiliyor. blogcu denen lanet bir servis yüzünden. Hayatımda gördüğüm en dandik ama en iyi indexlenen blog servisi. blogcu.com. İlk sıradaydılar. Bayağı ittim arka sralara ama yetmedi 🙂 Çalışmalara devam
İşte aradığım yazı… Hocam yazılarınız gayet bilgi ve tecrübe içeriyor devamını bekliyoruz…
Teşekkür ederim Uğur bey,
Size fayda sağlayabildiysem ne mutlu. Yazmaya devam edeceğim. Enerjim yettiğince. Sosyal sayfalardan birini beğenerek veya e-posta abonesi olarak HızlıAdam’ı takip edebilirsiniz
Yazının sonu çok güzel bitti ama 🙂
Bilgi ve tecrübe birikiminize diyecek yok, gerçekten kaliteli bir kişiliksiniz. Online itibar artık gerekli bir kavram ve birçok kişinin iş seçiminde etkili oluyor. İşe, kendileri arkasından konuşan yada başkalarını taciz etmekten hoşlanan bir kişiyi almazlar.
Türkiye’nin IK uzmanlarından İpek Aral Kişioğlu’nun üniversitemizdeki konferansında, “Biz İK’cılar, öncelikle kendi çalışacağımız arkadaşları ararız. Şirketin istediği çalışan tipi ikinci plandadır. Çünkü o işi isteyen çoktur ve bizimde vaktimiz boldur” demişti. Bu süreçte İK’cılarında çok çok etkili olduğunu ve kendileri ile iyi geçinecek iş arkadaşları aradığını biliyorum.
Hakkımdaki olumlu ve motive edici yorumunuz için çok teşekkür ederim. İpek Aral Kişioğlu’nun sözüne bayıldım. Bu sözden yola çıkarak makale yazabilirim. Genelde Kerim Potuk yorumlarından yola çıkarak makaleler üretiyorum. Siz de yeni ilham aracım olabilirsiniz 🙂 İyi bloglar dilerim
Bunu okuyunca acaba hala neden erişirlik ve bilinirlik düzeyim az diye hayıflandım. :(((
Bu yazı gerçekten bir harika dostum! Sitenizi sık kullanılanlara ekledim bile. Bunun gibi yazılarınızın devamını dilerim…
Teşekkür ederim Yılmaz bey,
Bloğumu mümkün olduğunca güncel tutuyor ve sık sık benzeri makaleler yazıyorum. Tekrar görüşmek dileğiyle iyi bloglar…
Çok ön planda olmayan insanlar için kötü yorumda çok fazla olmuyor sanırım bendede bişey yok 🙂