İş Yerinde Sevilmeyen 16 Karakter
İş yeri ve çalışma ofisleri bizlerin ikinci evi gibidir. Bazen (hatta genellikle) ailemizle geçirdiğimiz zamandan daha fazlasını iş yerimizde harcarız. İşte bu yuvayı çekilmez hale getiren bazı modeller (karakterler) vardır. Bu yazıda onları konu almak istiyorum. Eğer siz bu listedeki çekilmez karakterlerden biriyseniz; iş arkadaşlarınıza sabır diliyorum 🙂
1- Merkezci Tipler: Kendi başına karar alamadığı için her şeyi merkez ofisteki bir üst yetkiliye danışan ve süreçlerin uzamasına sebep olan çalışanlar vardır. Bazen takım liderleri veya müdürlerini ezen bu modeller, işlerin yavaşlamasına ve olup biten her şeyin merkeze aktarılmasına sebep olur. “Müşterimiz ofisimize s*çmak istedi. Yardımcı olabilir miyiz müdürüm?” diyenler vardır emin olun. Neye “hayır” demesi gerektiğini bilmeyen, bilip uygulayamayan bu arkadaşlar sizi de dinlemezler. İlle de üst, üst, üst yetkiliden onay almalıdırlar.
2- Her Mailde CC’ye Yöneticileri Ekleyenler: Bu arkadaşlar müthiş birer gammazcı rölündedir. Aranızda çok rahat halledebileceğiniz bazı durumları size mail atarken CC’ye yöneticiyi de eklerler. Özellikle sizden bir işi tamamlamanızı isterken bunu çok sık yaparlar. “Bak CC’de bölge müdürü de var. İstersen yapma. Hadi bakalım!” dercesine eklenir yöneticiler.
3- Dedikoducu Çalışanlar: Özel hayatımızda da sevmediğimiz dedikoducu insanlar iş hayatında hiç ama hiç çekilmezler. Sizden duyduğunu, sizin duymasını istemediğiniz birine aktarma konusunda uzmandırlar. Artı bu modeller, kulaktan kulağa oyunundaki gibi bazı verilerin yanlış aktarılmasına ve ortalığın karışmasına sebep olurlar. En sık kullandıkları savunma ise “Ben öyle demedim, ben senin iyiliğin için….” şeklindedir. Ama YEMEZLER !
4- Sempatik Olmaya Çalışıp Beceremeyen Modeller: Bazı arkadaşlar bir türlü sempatik olamaz. Dizilerde izlediği veya ofiste başkalarından gördüğü o sevimli hareketleri uygulamaya kalkar fakat olabildiğince itici olurlar. Bu tip insanlara şunu demek gelir içimizden: “Ali’ciğim, Veli’ciğim biz seni böyle de seviyoruz. Lütfen kendin ol, rahat ol”
5- Pislikler: Ofiste boğazına takılan balgamı ağız boşluğuna almaya çalışan ve bunu yaparken öküz gibi böğüren tiplere hiç tahammül edemezsiniz. Bu tipler genelde dişine takılan bir et parçasını çıkarmak için tavşan gibi ses çıkarır ve burnunu karıştırmaktan da hiç çekinmezler. Bildiğiniz burun ameliyatı yaparlar. Bahsettiğim model kafanızda canlanmış olmalı: Bay kemerli burun diyelim ona. (Büyük kemerli burun) Hatta burun estetiği yaptırsalar hiç fena olmaz 🙂 Bu arada, burun estetiği fiyatları her neyse ben sponsor olmaya razıyım. Yeter ki kendisi müdahale etmeyi bıraksın artık. Denemekte fayda var. Belki de burun estetiği sonrası artık kurcalamazlar.
6- İşini Çok Ama Çok Önemseyenler: İşini önemsemek iyi bir davranıştır. Yine de bazı durumlarda sinir bozucu olabilir. Örneğin Ayşe’ye gel bi çay arası verelim dediğinizde sizi hep red eder. Ayşe’nin çay saati mesai saatinin bitiminden yarım saat sonradır. Genelde bu tipler çalışma çıtasını yükselttiği için sevilmezler. Müdürünüz her fırsatta Ayşe’yi örnek göstererek, “o yetiştiriyor da sen neden yetiştiremedin” der. Bu tipler bazı durumlarda servisin geç kalkmasına da sebep olur. “5 dk daha, işimi bitirip çıkıyorum” demekten hiç çekinmezler. Şoför arkadaş kafasına levye ile vurmak ister ama yapamaz. Kantinci arkadaş bile üzerine vazife olmadığı halde Ayşe’nin çayına tükürmek ister. Okadar sinir bozucudurlar.
7- Sürekli Geç Kalanlar: İşine sürekli geç kalanları firmanın temizlikçisinden tutun müdürüne kadar kimse sevmez. Çünkü geç kalan personel, diğer arkadaşlarına ekstra iş yükü demektir. Özellikle takım çalışmalarında bir kişinin 10 dk’lık eksikliği 10 kişinin 10’ar dakikalık eksikliği anlamına da gelebilir. Bezen de bu durum sizi geç kalan kişinin sekreteri yapar. Biri onunla görüşmek istediğinde o belki de evde halen daha uyuyordur. Muhatap arayan müşteri onun yerine size danışır. “Nezaman gelecek” sorusundan nefret etmenizi sağlar. Olayın bir de “Ben keriz miyim?” boyutu vardır. Sürekli geç kalan arkadaş halen daha kovulmamıştır ama siz işe geç kalmamak için güneş altında koştura koştura mesai saatinize uymaya çalışırsınız.
8- Ve Şikayetçiler: İlkokulda ödevinizi yapmadığınızda yanınızda oturan sümüklü arkadaşınız hemen şikayet eder. “örepmenin, örrepmenim! Mehmet ödevini yapmamış” diyerek kendisini öğretmen tarafından yetkilendirilmiş müfettiş gibi hissederler. Onlar her şikayetinde öğretmenin sağ kolu olduklarını zannederler. Büyüyüp işe girdiklerinde bu alışkanlıkları devam eder. Onu olumsuz etkilemeyen durumları dahi şikayet etmekten çekinmezler. Kafasını tutup en az 5 kez, mümkünse 35 kez masaya vurasınız gelir ama yapamazsınız.
9- Sürekli telefonla konuşanlar: Bu modeller eğer bayansa törpü, erkekse tesbih kullanırlar. Bir eliyle telefonu saatlerce kulağına sabitledikleri için can sıkıntılarını 2. eliyle bir şeyler yaparak giderirler. Bazen de omuzu ile kulağı arasına ahizeyi sıkıştırıp diğer yandan işlerini yapacak kadar da yetenekli olurlar. Siz de telefonun diğer ucundakini duyamadığınız için saatlerce anlamsız bir monolog dinlemiş olursunuz. Bu tiplerin en sinir bozucu eylemleri ise bir anda kahkaha atmalarıdır. Telefonun diğer ucundaki kişi konuşurken bir sessizlik oluşur. Tam bir işe konsantre olursunuz ki; telefonun diğer ucundaki arkadaş bir espiri yapar (siz duyamazsınız) ve kahkaha sesi yükselir. İşte tam o anda şeytan yanınıza gelir ve kulağınıza fısıldar: “Al o telefonu şu manyağın gö..ne (gözüne) sok.” Tabi bunu da yapamazsınız.
10- İşini Sevmeyen Şikayetkolikler: İşini sevmez ama çalışmaya devam ederler. Çünkü iş değişikliği yaptıklarında yeni işlerini de sevmeyecek olmaları muhtemeldir. Maaş 5 dk geç ödense “Bizi kullanıyorlar” gibi zerzenişlerde bulunarak sizin de motivasyonunuzu bozar. Ona göre çalışma saatleri hep uzundur. Yıllık izinler yetersizdir. Maaş zaten sadaka değerindedir. Maaşlı köle olduğu inancını hiç ama hiç değiştirmezler. Aksini iddia edene de “Uyuyor” gözüyle bakarlar.
11- Çok Bilmiş, Çok Görmüş Tecrübeler: Onlar tüm rakiplerle çalışmış ve en son sizin çalıştığınız firmaya gelen tiplerdir. Her şeyi eleştirirler. “Biz böyle yapmazdık” ile başlayan cümleleri her defasında size işinizi yeniden öğretir niteliktedir. Bir süre sonra onu memnun etmek için çalışmaya başlarsınız. O kimdir? Firma sahibi değil. Sizden yetkili biri de değil. Ama o kadar mızmızlanır ki; sektör tecrübesi yüzünden ona saygı duymak zorunda olduğunuzu hisseder ve mutlu olsun diye çalışma şeklinizi bile değiştirmeye kalkarsınız.
12- Dikkat Problemi Maksimum Olanlar: Bu arkadaşlara bir şey anlatırsınız; ilk etapta dinliyormuş gibi görünür fakat sözünüz bittiğinde tepki vermezler. Çünkü bedenen ordadılar. Ruhları kim bilir nerelerde, hangi partide, hangi caddelerde fink atıyordur bilinmez. Bazen herkesin, her anlattığınızda güldüğü bir fıkrayı ona anlatırsınız ve bir anda “fıkrasına gülünmeyen adam” konumuna düşersiniz. Sizi duymamıştır bile. Bu tipler bazı durumlarda tepkisiz kalmaz “hehh?, hıı?” gibi tepkiler verirler. “Yok bişey” der geçersiniz.
13- Hiçbir Konuda Size Yardımcı Olamayan Çalışma Arkadaşlarınız: Onlar şirkette eskidir ama nasıl o kadar uzun süre çalışabildiğine anlam veremezsiniz. Hangi konuda destek isterseniz isteyin, “bilmiyorum ki” diye cevap verirler. “Nasıl bilmezsin, yıllardır hiç mi yapmadın” derseniz “neyi?” cevabını almanız muhtemeldir.
14- Modayı An ve An Takip Edenler: Bu arkadaşlar her kıyafetini uygun kombinasyonda seçer. Bir sürü de aksesuarları vardır. Öyle uyumlu giyinirler ki sizin kıyafetleriniz otomatik olarak rüküş olur. Ona ayak uydurmak, maaşınızı giyim mağazalarına bağışlamak gibidir. Yapamazsınız. Onun nasıl başardığını da hiçbir zaman çözemezsiniz. Çalışmaya devam ettiğiniz sürece artık rüküşsünüzdür.
15- Sevgi Kelebeği Olanlar: Bu tiplerden sakın ha birşey istemeyin. “Zımba telin var mı?” dediğinizde, “Tabi ki arkadaşım, senin için zımba teli kutumu dahi feda ederim. Şuan yoksa bile koşup kırtasiyeden alırım” gibi cevaplar vererek istediğiniz şeyin onun maaşıymış gibi vicdan muhasebesi yapmanıza neden olurlar. Bu modeller genellikle “ayy canım, hemen, senin için, estağfurullah, öyle şey mi olur, sen hiç merak etme” gibi kelime veya cümleleri sık sık tekrar ederler.
16- Canlı Bomba Kazım: Kazımlar genellikle öfkelidir. Müşteriye kızar klavyeyi kırar, patrona kızar ahizeyi kırar. Ortamın gerginleşmesini sağlayan adamlardır onlar. Reyting kaynağı gibidirler. Tülin’in Caner’i gibi kafalarında bardak kırmaktan çekinmezler.
Bu yazımı beğendiyseniz, bunun gibi mizahi ve bundan farklı olarak sansürsüz paylaşımlar yaptığım miskinadam.com ‘u da beğeneceğinizi düşünüyorum. Bir göz atın isterseniz.
UYARI: Gerçekten sansürsüz 😉
Bünyamin Kapıcıoğlu | HızlıAdam | İş Dünyasında Rekabet Hız İster
Hani böyle maddeli yazılarda şu ve şu maddeleri beğendim derler ya. Aynı mantıkla bakayım dedim 16 maddenin neredeyse hepsi de sevilmeyecek tipleri anlatıyor. Aradan seçim yapamadım yani. Birde 16 maddelik sevilmeyen tipi yazmakta ayrı bir maharet ister. Ben bu kadar madde düşünemezdim ki o da tecrübe kaynaklı sanırım 🙂
Biraz tecrübe biraz da gülmeyi sevdiğimden kaynaklı diyelim Kerim. Ben böyle modelleri konu ederek gülmeyi severim 🙂
Uzaktan davulun sesi hoş gelir derler ya, tüm bu tiplerin hepsini tanıyacağım günü merakla bekliyorum. Çalışma ortamında huzursuzluk veya iletişim eksikliği, moral kaybı, performans düşüklüğü gibi istemeyerek olumsuzluklara yol açabilirler ancak birazda hareketli, heyecanlı bir gün geçirmenize neden olur diye düşünüyorum:)
Her iş yerinde sivri tipler ve tiplerle dalga geçen gruplar vardır. Heyecanlı olduğu doğrudur. Bazen istifanıza neden olacak kadar aksiyonlu günler yaşatabilirler.
Alın işte tamda bu tarif ettiğiniz tip karşımda oturuyor.
“13- Hiçbir Konuda Size Yardımcı Olamayan Çalışma Arkadaşlarınız: Onlar şirkette eskidir ama nasıl o kadar uzun süre çalışabildiğine anlam veremezsiniz. Hangi konuda destek isterseniz isteyin, “bilmiyorum ki” diye cevap verirler. “Nasıl bilmezsin, yıllardır hiç mi yapmadın” derseniz “neyi?” cevabını almanız muhtemeldir.”
Ne sorsan “Bize kimse öğretmedi ki” der. Bazen bilgisayarı kafasına geçiresim geliyor. ama yapacak bir şey yok başa gelen çekilir misali çekiyoruz bizde.
Onlara kimse öğretmediği için onlar da kimseye öğretmezler. Size balık tutmaz, balık tutmayı öğretirler hesapta. Düşe kalka öğren. Tam bir yaşam koçudurlar 😛 :)))
Valla bir de şu maddeyi eklemelisin 🙂 belki karşılaşmamışsındır. Benim çalıştığım kurumda bir tane bayan memur var, yaptığı iş ise; aylık rutin bir kontrol işi var. Bu bayan memur hiç bir üst yazı yazmasını bilmez ve cevaplayamaz da, tek bildiği çalıştığımız kurumdaki taşeron olarak çalışan arkadaşın üstüne işi atması. Kadının tek bildiği facebook, facebook oyunları ve alışveriş siteleri…
Aynı zamanda bu kadın benim aldığım bu maaşı bile haketmiyorum, bana bu maaş haram bile dediğide oldu. Sanki bir marifetmiş gibi bana anlatıyor…
Birgün beni odasına çağırdı, bu bildiğimiz klavyenin sağ taraftaki numaralar çalışmıyor diye benden yardım istedi. Bildiğiniz Num Lock kapalı arkadaşlar :/ Ben şok oldum, dedim ki devlet dairelerinde böyle insanlar çalışıyorsa vay Türkiye’min haline… Gerçi onlar facebook ‘u kullanmasını herkesten iyi biliyorlar, tabi hergün 8 saat mesei içinde facebook’un içinde dolaşırsa insan tabi ki de evliyası olur bu meretin.
Aynı zamanda çalıştığım kurumun teknik sorunlarını da bakıyorum. Birgün kurumda herkes işi gücü bırakmış farmville oynuyor, inanamazsınız yemin ederim kafayı yersiniz, hiç kimse yapması gereken işi yapmıyor.
Bende facebook’un sadece oyunların bağlanıldığı link uzantısını buldum ve modem’in içinden facebook oyunlarını engelledim. Mesai başlamadan önce bunu yaptım saat 8 gibi. Daha sonra saat 9:30 da müdür beni çağırdı ve dedi ki bu sabahtan beri bahsettiğim kadın müdüre gitmiş, bu facedeki oyunlar açılmıyor diye şikayet etmiş. Müdürde beni çağırdı (bu arada müdür kendisi de oynuyor) benim bu konularda bilgili olduğumu biliyor ve facebook oyunlara bişey yaptın mı diye bana soruyor ve inanmazsınız müdür bana dedi ki eğer engelleme yaptıysan kaldır, beni bu kadınla uğraştırma dedi. Şimdi devlet dairelerinde böyle bunun gibi birçok insan var. Böyle insanlarım kurumlarda çalışmalarına çok karşıyım
Merhaba Mehmet bey,
İşte sırf bu yüzden özelleştirmeye karşı değilim ben. Ya devlet dairelerinde vasıflı insanlar çalıştırılmalı, ya da özelleştirilmeli. Rekabet olmalı, rekabet olacak ki insanlar işlerini ciddiye alsın. “Aldığım para bana haram” diyor. O bile birşeylerin doğru gitmediğinin farkında. Uzun uzuna eklediğiniz madde için teşekkür ederim. İyi bir yorum, iyi bir eleştiri olmuş
Çok güzel bir yazı olmuş. Özenle ve düşünülerek kaleme alınmış, satır aralarına tecrübeler serpiştirilmiş bir yazı olmuş. Bu yazıda yer alan tiplerin hemen hemen hepsi çalışma hayatımda karşıma çıkmıştır.
Bu güzel yazı için çok teşekkür ederim.
Teşekkür ederim Vural. Beğenmene sevindim… İyi bloglar
İnanmıyorum ya sanki bizim iş yerinde çalışıyorsunuz. çok eğlendim okurken
Merhaba Ayşe Hanım,
Beğenmiş olmanıza sevindim. Makalede bahsi geçen karakterlerden en az iki tanesi her iş yerinde oluyor. Tesadüf değil 🙂
6 numaradaki tiplere hiiiiç tahammül edemiyorum. İş hayatımızda karşılaştığımız 16 gerçek karakter bencede. Elinize sağlık
Teşekkür ederim. İş dünyası adına daha bol içerik ve sık görüşebilme dileğiyle… İyi bloglar
Bir de sürekli yüzünüze gülüp, her konuştuğunuzu patrona yetiştiren yalaka ve bundan destek alarak sizi tehdit eden tipleri de eklemek lazım.
Evet Derya hanım, Bu maddeyi de eklemiş olalım madem:) Teşekkür ederim
8 numara yok mu 8 numara gördüğüm yerde boğasım geliyor. okurken hem güldüm hem kızdım. hepsi doğru hepsi 🙂 elinize sağlık
Merhaba Gizem hanım.
Yorum için teşekkür ediyorum.
Not: 8 numarayı boğmayın. O zaten kendi kuruntularında boğuluyor olmalı 🙂
Pazar pazar beni ofisime götürdünüz yani 🙂 Çok eğlenceli makale. Tebrik ederim Bünyamin
Günaydın Recep bey, İyi pazarlar, iyi tatiller diliyorum
outlook kullanmayı nasıl öğrenebilirim
Merhaba Selma hanım,
Konumuzla ilgili değil ama outlook kullanmayı 20-30 saatlik office kurslarından, youtube vb video portallarından öğrenebilirsiniz. Çok zor bir program değil. İyi bloglar dilerim
Günaydın…
Sabah sabah gelen maille girdim siteye. İyi ki de tıklamışım. Süper tespitler bunlar. Elinize sağlık
Teşekkür ederim Mecit bey,
Daha sık görüşmek dileğiyle, İyi bloglar
Tesekur.ederim.bilgilerinezdoleyi.isyerinigordumokurken
Ya sabah bi mail geldi. “O gıcık sen misin?” yazıyor. Normalde tıklamam ama hızlıadam’dan gelince anladım altında bir muziplik var. Yine enfes bir makale yazmış. Teşekkürler hizliadam. Eline sağlık
Teşekkür ederim Gizem hanım.
Daha güzel içeriklerle daha sık görüşmeyi dilerim. İyi bloglar
Bir şey daha eklicem.
Madde 17: Ayak kardıran tipler 🙂
“Ayak kaydıran” demek istediğinizi düşünüyorum. Doğru mu?
Sen beni güldürdün Allah’da seni güldürsün 🙂
Yine beklerim 🙂
15 numaraya haksızlık yapmıyor musunuz?
Hayır yapmıyorum. O bize haksızlık yapıyor. Küçücük bir ricaya verilen karşılık biraz fazla. Biraz aşırı. Biraz yersiz yani. Yani ben öyle düşündüm
13. maddedeki öküzler yüzünden işten kovulmuşluğum vardır. Hepsi ne ala da Allah bunların cidden belasını versin yani.
Bu maddelerin çoğuna katılıyorum ama 13. madde varya ençok ondan çektim gereksiz yere yer değişikliği, yıllardır yazık bu devlete
Merhabalar gerçekten eğlenerek okudum hemen hepsiylede çalışma fırsatım oldu çok iyi gözlemlenmiş ama bende bir madde eklemek istiyorum emekliliği gelmiş ama gençlerle yarışan teyzeler yaşım geçmiş ama gençlere taş çıkarırım modelleri size sürekli engel olmaya fikirlerinizi çalmaya aksini söylüyorken sizi yalancı çıkarmaya toplu ortamlarda sizi rencide etmeye aşağılamaya bayılırlar çünkü onlar kurumun beynidir onlar olmasa asla iş yürümez
Yaşadığım bir örnek (herhangi bir abartma yok birebir)
Vatandaş: merhaba ben bir meyve suyu aldım içinden böcek çıktı.
Ben; bir dilekçe yazın aldığınız ürünle ilgili gerekli işlemleri yapalım.
Emeklisi gelmiş teyze; aaaa hemen alo gıdayı ara canım öyle daha hızlı olur.
(iş benim işim teyzenin bölümü ayrı ama aynı odayı paylaşıyoruz.)
Ben;farketmez tabi alo gıdayıda arayabilirsiniz aynı şeyyy
Vatandaş;peki oldu görüşmek üzere
Emeklisi gelmiş teyze; sen alo gıdayı ara dedin ama bu aramaz keşke dilekçe isteseydin.
Aynen yaşanmıştır.
Evet bu maddeyi de sizin vesilenizle eklemiş olalım 🙂 Yorum için teşekkürler Merve hanım;
Daha sık görüşmek dileğiyle…
Sanırım dedikodu her meslek dalında olan birşey önüne geçme şansımız ise sanırım % 0 🙂