Meslek Sırrı Paylaşılır mı? Kazanmak İsteyen Paylaşsın

Mesleğini iyi icra eden insanların bir kısmı bildiği her şeyi paylaşırken bir kısmı ise “başkaları da öğrenirse daha bana ihtiyaç kalmaz” endişesiyle bilgi birikimlerini adeta sır gibi saklıyor. Özellikle işini iyi yapma konusunda taktik-yöntemlerini başkalarıyla paylaşmayan insanların, bu bencilliği neden yaptığına dair kullandıkları ünlü bir deyimimiz var: “Meslek sırrı”

Bir meslek erbabına (üstadına) “nasıl oluyor da bunu bu kadar güzel yapıyorsunuz?” diye sorduğunuzda eğer size işin sırrını öğretmek istemiyorsa “meslek sırrı” şeklinde yanıt vermesi olasıdır. Üstelik bu cevap o kadar kutsallaşmıştır ki ek bir açıklamayı gerektirmez. “Meslek sırrı” diyen birine ısrar edilmez düşüncesi çoğu insanın bilinçaltında yer edinmiş durumda.

Ben tam aksini tavsiye ediyorum. Bence hiçbir bilgi (toplumsal faydaya dönüştürülebilen) sır olmamalıdır. Ayrıca, sırların maddi karşılığı da yüksek olduğu için “acaba paylaşırsam kazancım azalır mı?” endişesine kapılmamak gerekir. Sırların bir kısmı doğrudan satılabilir (Yemek tarifi, proje planı vs). Bir kısmı kiralanabilir (Telif hakkı vs). Bir kısmı da doğrudan “ben bu işi biliyorum” diyebilmek (Ispatlayabilmek) adına halka açık paylaşılabilir. Bu da bir satıştır, hem de en etkili satış olan “kendini satma” yöntemidir. Kafanız karışmasın. Birazdan detaylandıracağım.

MESLEK SIRLARINI PAYLAŞMAK

Öncelikle bu makaleyi neden yazma gereği duyduğumu açıklarsam, meslek sırları hakkında verdiğim cevaplar da sizin için daha anlamlı olacaktır. Çoğunuzun bildiği üzere benim mesleğim PAZARLAMA. Bir pazarlama uzmanı tarafından kaleme alınan hizliadam.com’u yıllardır takip edenleriniz var. Dolayısıyla hayatınıza özellikle maddi anlamda değer katacak birçok yöntemin bu blogda kaleme alındığını görmüş olmalısınız. Bu blog sitesini yeni keşfedenler hemen eski yazılarımı inceleyebilir.

Farklı kaynaklarda benzerleri yazsın veya yazmasın, satış, pazarlama ve mülakatlarda başarı sağlama adına bildiğim, tecrübe edindiğim, işe yaradığından emin olduğum her ne varsa hizliadam.com’da paylaşıyorum. İkna, iletişim, yazım ve kişisel gelişim adına da bildiğim her şeyi ama her şeyi paylaşmaya çalışıyorum. Elimi hiiiiiç korkak alıştırmadım. Acaba zarar mı ediyorum? Asla!

Gayet kârdayım. Nasıl mı?

ÖZELLİKLE bazı paylaşımlarıma şu şekilde yorumlar gelebiliyor.

-Bildiğiniz her şeyi paylaştığınızdan emin değilim çünkü siz bu işten para kazanıyorsunuz. Neden bildiklerinizi rakiplerinize öğretesiniz ki?

-Kazanç yöntemlerinizi bizimle paylaşırken muhakkak buraya yazmadığınız şeyler vardır. Aslında sizi başarılı kılan muhtemelen bizle paylaşmadığınız yöntemlerinizdir. Size hak veriyorum. Neden paylaşasınız ki?

YANLIŞ. Bu yorumları yapan takipçilerim yanlış düşünüyorlar. Doğrusu Aşağıda…

MESLEK SIRLARI İYİ PARA EDER ÇÜNKÜ

Teknik olarak hobi, maddi getirisi olmadığı halde keyif alınan meşguliyetlere denilse de, profesyonel işlerin hobi tadında olması hiç de imkansız değil. Blog yazmak benim için bir hobi. Daha güçlü bir hobim ise: “hobilerimden para kazanmak.” Sağlıklı bir ruh hali için insanın işini sevmesi önemli değil mi?

Eğer ben bu blogda, çoğu kez “meslek sırrı” niteliğindeki tecrübelerimi aktarmayıp herkesin bildiği klişelerden bahsediyor olsaydım muhtemelen takipçi sayım az, google indeksim zayıf, etkileşim oranım da gayet düşük olurdu.  Siz bir reklam veren olsanız takipçisi az, günlük ziyaretçi trafiği düşük, etkileşimi sıfır bir mecraya reklam verir miydiniz? Konuyu hiç ilkokul seviyesine indirmeden toparlıyorum: Sır niteliğinde yazılar paylaştığım için arama motorlarının gözünde %100 özgün bir mecrayım ve takipçilerim ulaşması zor bilgileri/tavsiyeleri sevdiği için hizliadam.com’u takip ediyor. Bu da SPONSORLARIMIN hoşuna gidiyor.

Bilinenleri yeniden yorumlayarak paylaşmak da ilgi görür fakat bilinmeyenleri paylaşmak çok daha fazla ilgi görür. (Bilinmeyen veya az bulunan)

MESLEK HAKKINDA YENİ BİLGİLER VERMEK SİZİ MARKALAŞTIRIR

Markalaşmak önemli. Marka değeri yaratmak için isim bilinirliğine sahip olmak çok çok önemli. Kurumunuzu veya bizzat kendinizi markalaştırarak gelirinizi arttırmanız mümkün. Mesela, sahne sanatçıları birer markadır. Sezen Aksu, Serdar Ortaç, Hande Yener vs…

Marka olmayı başarmış kişi veya kurumlar iş ortaklıklarında kendi taleplerini kabul ettirme konusunda zorluk çekmezler. Mesela DÖNERAMA markası bir AVM’nin yemek katından dükkan kiralamak için hiç zorluk çekmez. Hatta neredeyse şartları kendisi belirleyecekmiş gibi rakamlar üzerinde revizyon talep edebilir. AVM yönetiminde olsanız, DÖNERAMA gibi kurumsal bir restoranı mı yoksa KİLİMCİNİN KÖR OĞLU markasını mı getirtmek istersiniz? Cevap belli.  DÖNERAMA’yı getirtebilmek için şartlarda daha esnek davranır, karşı tarafın da taleplerini ciddiye alırsınız. Tıpkı Şarkıcı AliVeli’yi konsere çağırmak ile Sezen Aksu’yu çağırmak arasındaki fark gibi.

Marka olmanın önemini anlatacağım diye ne döktürmüşüm be 🙂 Neyse konuya dönersek:

Sezen Aksu’yu Sezen Aksu yapan neyse bir blog yazarını marka yapan da aynı şeydir = İşini iyi yapabilmek. İşini iyi yapabildiğinizi sadece müşterilerinize göstermeyin. Bunu herkes bilsin. İşinizde çok iyi olduğunuzu ne kadar geniş bir kitleye duyurursanız o kadar çok iş alırsınız. Benim yöntemim sırlarımı paylaşmak. Siz daha iyi bildiğiniz yöntemleri de uygulayabilirsiniz

En çok satan pastanızın tarifini hemen karşınızdaki pastaneye vermek zorunda değilsiniz 🙂 Bazı sırlar bir süreliğine saklı kalabilir fakat bir gün küçük kızlar muhakkak soracaktır: “Babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?” Eğer o pastayı yapan yakışıklı ve fit vücutlu adam sizseniz söyleyin gitsin size iş mi yok 😉

Ayrıca, herkesin işi gücü var. Şundan sakın endişe etmeyin: “Müşterim işi öğrenirse benden neden iş istesin ki?”

Profesyoneller kendi uzmanlık alanı dışında bir işe kalkışıp eline yüzüne bulaştırma riski veya 1 günde bitebilecek işin 10 güne uzama riskini göze almak istemez. Dolayısıyla merak etmeyin, o iş çoktan sizin. Müjde: genellikle profesyonel insanlara iş yapacaksınız. Profesyonellerle çalışmak kolay ve keyiflidir. Cin olmadan adam çarpmaya çalışanlardan uzak durun 🙂

Otoritenizi çekinmeden sergileyin. Bunun için gerekirse sır niteliğindeki tecrübelerinizi paylaşarak insanları şaşırtın. Sorana da anlatın. Böyle böyle yapıyorum arkadaşım, bu yüzden güzel oluyor. Bu yüzden para kazanıyorum diyebilirsiniz. Bu sizin, kendi alanınızda otorite bir insan olduğunuzun en önemli göstergesidir. Eğer hokkabaz değilseniz sırlarınızı paylaşmak sizi yüceltir. “Bir işin otoritesi” olmak hiç de hafife alınmayacak kavramdır. İyi para eder söylemedi demeyin 🙂

MESLEK SIRLARINIZI PAYLAŞIRKEN ENDİŞELENMEYİN

Pasta çok büyük. Mesleğiniz her ne olursa olsun pastadan payınıza düşeni alabilirsiniz. Bunun tek yöntemi kaşığı gizlemek değildir. Bazı mesleklerde sırların paylaşılmamasını anlıyorum fakat dediğim gibi: bu benim yöntemim değil. Ben olsam bildiğim her şeyi paylaşırdım (paylaşmaya çalışıyorum)

Okuduğunuz makale kanun niteliğinde değildir. Kendi yöntemimi ve kendi tavsiyelerimi paylaştım. Son olarak bir sır daha vermek istiyorum: “Bu da yazarlar için meslek sırrı niteliğindeydi”

Bu makaleyi sır olmaktan kurtarmak ister misiniz? Hemen sosyal medya hesaplarınızda paylaşın. Teşekkürler

Bünyamin Kapıcıoğlu | Hipnotik Metin Yazarı